21 Eylül 2010 Salı

ÇROP Röportajı


Ümit, yaptığımız Röportajı sağolsun siteye koymuş.
Buyrunuz okuyunuz. Güzel röportaj oldu bence.

20 Ağustos 2010 Cuma

"Kobura" geliyor!


Beyazperde.com'un haberini aynen kopi-peyst yapıyorum. Mutluluklar içindeyim...

Efsane uzay korsanı Cobra, yakın zamanda yüksek bütçeli bir yapıma dönüşecek...

Yüksek Tansiyon (Haute Tension) filmiyle dikkatleri üzerine çeken ve gerilim sinemasına getirdiği yeni heyecanla anılan Fransız yönetmen Alexandre Aja, daha son filmi 'Piranha 3D' vizyona girmeden yeni bir projeye başladı bile...

Buichi Terasawa tarafından 1978'de manga olarak yaratılan ve 80'lerde Avrupa'yı 90'larda ise Türkiye'yi (Anime Japonya dışında çok az ülkede gösterilmiştir) kasıp kavuran bir animeye dönüşen Cobra'yı tekrar sinemaya taşımak isteyen Aja, uzun süren görüşmeler sonunda çizgi-dizinin sinema haklarını elde etti. Aja'nın bu kült distopik efsaneyi yüksek bütçeli bir Hollywood blockbuster'ı olarak tasarladığı da gelen bilgiler arasında. Senaryosunu Aja'nın her filminde senarist olarak çalışmış yakın arkadaşı Gregory Levasseur'le birlikte yazacağı film, yönetmenin gerilim filmografisinde çok farklı bir yerde duracak gözüküyor.

90'ların başında Türkiye'de Show TV kanalında yayınlanmaya başlayan 31 bölümlük anime, kısa sürede büyük bir hayran kitlesi yaratmıştı. Konuyu kısaca hatırlatırsak; hikaye, takma kolunun altında lazer tabancası taşıyan Cobra isimli çok yetenekli bir uzay korsanının etrafında geçiyor. Gelecekte, artık galaksiler arası yeni devletlerin kurulduğu teknolojik bir çağda yaşayan Cobra, Birleşmiş Galaksiler Federasyonu'na ve Korsanlar Birliği'ne karşı gelmiştir ve aranmaktadır. Düşmanları tarafından ortadan kaldırıldığı düşünülürken, o kendi hayatını ve yüzünü değiştirmiş, hafızasını da sildirmiştir. Gördüğü bir rüya sonucunda kendi kayıp olan benliğini hatırlamaya başlamış ve eski macera kaldığı yerden yeniden başlamıştır. Hikaye böylece bir hazine avı macerasına, kız kardeşinin sırtındaki dövmelerin oluşturduğu gizli bir haritanın gizemine dönüşür, amaçları ise Mars'taki kayıp hazineyi bulmaktır.

Yönetmen Aja'ya göre Cobra, Han Solo ya da Indiana Jones'tan aşağı kalır bir karakter değil. "Ben Cobra hayalleriyle büyüdüm" diyen Aja, "okul biter bitmez eve gider, televizyonu açar ve Cobra izlerdim. Fransa'daki, İtalya'daki, İspanya'daki ve tüm Avrupa'daki çocuklar da aynını yapıyordu. Bazı insanlar için sadece Star Wars vardır, fakat ben ve senarist arkadaşım Gregory için Star Wars ve Cobra var." diye de ekliyor.

Cobra, Japonya hariç okyanus ötesinde sadece Avrupa'da gösterilen bir anime. Cobra'nın ABD'de popüler olmayışının nedeni de bu. Neredeyse sinemaya taşımadığı kahraman kalmayan Hollywood'un Cobra'ya el atmayışının sebeplerinden biri de bu zaten. Sinematografik olarak "ben sinema için yaratılmışım!" diye bas bas bağıran ve Asyalılar'ın yeteri kadar anlattığı Cobra efsanesini ancak Avrupalı bir isim tekrar ele alabilirdi, o da Aja'ya kısmet oldu. Senaryosunun yakın zamanda biteceğini ve filmin de büyük ihtimalle 3D olacağı söyleyen Aja, tıpkı James Cameron gibi 30 yıldır yapmak istediği işi bulmuş gibi heyecanlı.

Bakalım bu 60 kitaplık külliyatı, yüzlerce TV animasyonu ve bir çok macerası bulunan, korsanlar, güzel kızlar ve kötü adamlarla dolu bu çok eğlenceli hikayeyi yeni nesillere ve nostalji yapacak 80'lerin çocuklarına nasıl yansıtacak Aja.

17 Ağustos 2010 Salı

Helalim Yavru çizerleri 2: Michael Turner



2. Tanıtımı Michael Turner'la yapıyorum. Kendisi 71 doğumlu. Fakat 2008 yılında, 37 yaşındayken uzun süredir mücadele ettiği kalça kemiği kanserine yenik düşerek aramızdan ayrıldı. Arkasında yüzlerce muhteşem hatun çizimi ve büyük bir hayran kitlesi bıraktı. Çizerliğinin yanı sıra ödüller kazanmış bir su kayakçısıydı.


Michael Turner'ın çizim yeteneğinin çizgi roman dünyası tarafından keşfedilmesi çok da eskilere dayanmıyor. 90'ların ortalarında bir Comicon'da Top Cow'ın kurucusu Marc Silvestri tarafından keşfediliyor. Bildiğim kadarıyla öncesinde çizgi romanlarla hiçbir ilişkisi olmayan Turner, birçok çizgi roman kahramanıyla da keşfedildikten sonra tanışıyor. 1998 yılında Witchblade'in yaratılmasında katkıda bulunuyor; Fathom'u yaratıyor ve alıp başını gidiyor.

2002 yılında kendi yayınevi Aspen'i kuruyor. Hemen hemen her türlü yayınevine variant kapak çizerliği yapıyor. Hatta Superman/Batman serisinin Supergirl macerasını çiziyor (Zamanında Arka Bahçe'nin yayınladığı bu cildin çevirisini ben yapmıştım, ilk göz ağrımdır
)

Birçokları tarafından neredeyse nefret edilen Turner çizim tarzı bence gerçekten çok güzeldir. T&A'in kralıdır gözümde. Ama diğer çizimleri de (özellikle Marvel Civil War'da yaptığı kapak çizimleri) çok güzeldir. Red Sonja'ya yaptığı kapak çizimi de bence şimdiye kadarki en güzel Red Sonja çizimlerinden biridir (bende imzalısı ver kih kih kih)

aspenin sitesinden Turner imzalı materiyallere ulaşmanız mümkün. Kendisi hayatta olmadığından ilerde gerçekten değerlenecek parçalar olduğunu düşünüyorum bunların ben.

buyrun burdan yakınız 1
buyrun burdan yakınız 2

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Frazetta Conan çizimi


















Uzun lafın kısası şu şekilde:


Mayıs 2010'da 82 yaşında aramızda ayrılan Frazetta Usta'nın en ünlü Conan çizimlerinden biri olan 'Conan the Destroyer, 1971' 1.5 Milyon Dolara satılmış. Frazetta'nın ailesine afiyet olsun diyor, çizimin yeni sahibine ne diyeceğimi bilemiyorum.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Helalim Yavru çizerleri 1: J. Scott Campbell


Bazıları çizgi romanda seksi hatun çizimi olmasından hoşlanmaz. Belki de kahramanın değil de hatun çiziminin ön plana çıkmasını o çizgi romana yakıştıramazlar. A&T diye bi kısaltma var yanlış bilmiyorsam. Ass and Tits diye bir aşağılama söz konusu.


Kendi yorumum şu şekilde: A&T çizgi romana can katar. Örnek olarak en favori hatun çizerlerimden Scott Campbell'a bakalım. 73 Doğumlu şu abinin çizdiği MJ'e bakın hele. Kötü mu olmuş?

Wildstorm için Gen13 çizimleriyle işe başlayan bu abi, daha sonra kendi serisi olan Danger Girl'ü yarattı. Arada birçok başka işle de ilgilenen Campbell son zamanlarda Amazing Spider-Man
601'e, 606'ya ve 607'ye kapak çizdi. 601 Kapağı bence Örümcek'in şimdiye kadar çizilmiş en güzel kapaklarından biri.

Bu abinin imzalı ürünlerini sattığı bir de site bulunmakta ve fiyatlar çok da uçuk değil bence. 20 Dolara imzalı bir baskı almanız mümkün. Özellikle siteye yeni eklenen "women of marvel" çizimi bence inanılmaz olmuş. Linkleri aşağıda veriyorum.


buyrun burdan yakınız 1
buyrun burdan yakınız 2
buyrun burdan yakınız 3
buyrun burdan yakınız 4
buyrun burdan yakınız 5

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Iron Man Extremis


Üzülerek şimdiye kadar yayınladığımz sayılar arasında satışının en kötü gideninin Iron Man Extremis olduğunu belirtmek istiyorum. Kaç diye soracak olursanız da açık açık söyleyebilirim: Türkiye genelinde, 2 ay içinde 600 adet satmadı! 70 Milyonluk nüfus, Kitabın çıktığı gün vizyona giren bir Iron Man 2 Filmi ve sonuç bu...


Bunun birçok nedeni olabilir. Adi Granov'un çizimleri gerçekten alışılmışın dışında. Bu çizim tarzına Türk okuru ısınamamış olabilir. Bunun dışında ciltte sonradan fark ettiğim -benim için bir sorun teşkil etmeyen- şöyle bir durum var: aksiyon içeren sayfalarda konuşma balonu minimumda. Yani hızlı hızlı geçeceğiniz birçok sayfa var ve konuşma balonu olan sayfalardaki diyaloglar da zaman zaman sıkıcı olabiliyor (çevirirken gerçekten zorlandım. Warren Ellis'e bir sürü güzel methiye düzdüm). Elbette biz de dehşet reklamlar yapıp en küçük kitapçıya bile ulaştıralacak şekilde bir dağıtım ağına vermedik kitabı.

Zaten Civil War'da herkesin nefretini kazanan bir karakter haline gelen Iron Man'in ayrı cildini yayınlamak ne kadar mantıklıydı? O da tartışılabilir. Neyse işte öyle ya da böyle, kötü oldu. Ama ben hala gerçekten çok güzel bir hikayeye ve çok güzel çizimlere sahip olan bir sayı olarak görüyorum Extremis'i. Alın okuyun yahu!

5 Temmuz 2010 Pazartesi

X-Women


3 senedir şehir efsanesi haline gelmiş bir olay gerçek oluyor: Chris Claremont tarafından yazılıp en seksi hatun çizimleriyle tanınan üstat Milo Manara tarafından çizilen bir X-Women macerası. 7.7.10 Tarihinde Amerika'da raflara çıkmış durumda.

48 Sayfa olarak frankafon formatında hazırlanmış bu efsanevi sayıyı acaba Türkiye'de Eylül ayı içinde hangi yayınevi yayımlamak için İtalya'yla anlaşmaya varmak üzere? hmmm... bak şimdi ben de bilemedim tam :)

Buyrun size birkaç sayfa daha:

burdan yakınız 1
burdan yakınız 2

23 Haziran 2010 Çarşamba

Örümcek Adam Son Bir Gün


Bu sayıyla birlikte "The Other" ile başlayan uzun soluklu maceramız sona eriyor. İyi mi bitiyor kötü mü bitiyor şimdilik bilemiyorum ama Örümcek Adam dergilerinde çok köklü bir değişiklik olduğu kesin.

Aslında cildin kapağı böyle değil. Ama orijinal kapaklar o kadar kötü ki bu daha güzel geldi bize. Tasarım olarak İç Savaş'ı devam ettirdik.

Orijinal kapaklara şuradan ve hatta buradan ulaşabilirsiniz


ha bi de unutmadan... Emre Gon tabii ki beğenmedi kapağı. Ama biz onu böyle beğeniyoruz :)

21 Mayıs 2010 Cuma

Örümcek Adam Siyaha Dönüş


Spider-Man Back in Black


Peter'ın dünyadaki herkesten nefret etmeye başladığı bir dönemde siyah kostümüne dönmemesi zaten düşünülemezdi. Marvel da siyah kostüm gazıyla sürüyle çizgi roman yayınladı.

Amazing Spider-Man serisinin kapakları orta şekerdi aslına bakılırsa (ki 5. ciltte ASM 539-544 bulunmakta)

En kral kapaklar Sensational Spider-Man serisinde çıktı. Zaten iç çizimler ve konular da çok güzeldi.

Friendly Neighborhood serisinin kapakları ise serinin kendisi gibi hiçbir şeye benzemiyordu. Ama 5. ciltte kullandığımız kapak, Iron Man Extremis'in çizeri Adi Granov'un bu serinin 17. sayısı için çizdiği özel kapak. İlk görüşte kendine aşık edebilecek güzellikte bir çalışma olmuş. Bize de bunu kapak olarak kullanmaktan başka bir şey düşmezdi zaten.Diğer bir deyişle bu da bize kapak oldu...

2 Mayıs 2010 Pazar

Diğeri farklı


Aslında tam da Gon'dan Cenk ve Emre'nin başına gelebilecek bir olay geldi başıma.

Dün akşam içki almak için Ortaköy'de bir Tekel bayisine girdim. Benden önceki elemanın üzerinde bir örümcek adam t-shirt'ü vardı. Eleman içkisini alıp çıktıktan sonra kasadaki adam bana "abi dünyada ne kadar gereksiz insanlar var. herife bak kaç yaşına gelmiş hâlâ örümcek adam t-shirt'ü giyiyo" dedi.

Sakince adama baktım ve polarımın fermuarını indirirken "hocam sen istersen o içkileri yerine koy" diyip Kaptan Mağara Adamı t-shirt'ümü gösterdim (Aslında %90 örümcek t-shirt'üyle dolaşırım ama dün kaptana denk geldi. örümcek olsa öte bi durum olcaktı. Artık bi dahakine...)


Sonrasında "Örümcek Adamları Türkiye'de ben yayınlıyorum" dedim. Adam bi bana baktı, bi t-shirt'e baktı, sonra şöyle bir cümle söyleyerek kıvırdı "iyi de abi, bak sen ne güzel bunu iş olarak yapıyosun, ama diğeri farklı" dedi. bir şeyler daha geveledi ama kurtaramadı. sırıtarak içkileri satın aldım ve çıktım.

Yurdum insanı...

3 Nisan 2010 Cumartesi

İnsanlığa Veda Partisi

2 Nisan Cuma akşamı, Thales Room'da yaklaşık 75 kişiyle beraber insanlığa veda ettik. Herkes de halinden pek bir memnun görünüyordu.

Saat 19'da içmeye başladım. Saat 3 olduğunda kaç şişe bira, kaç kadeh viski tükettiğimi hatırlamayı bırakın, ayakta duramaz haldeydim. Neyse ki yıllardır geri döndükleri için ayaklarım evimin yolunu biliyorlarmış. Sorunsuz ulaştım yuvama.
Fakat elbiselerimle ve elimde yarısı yenmiş bir poğaçayla uykuya dalmış olmam haliyle hoş olmamış. Alkol kötü bir şeymiş. Zaten gecenin son resmi (alttaki) her şeyi açıklıyor.





Ayrıca insanlığa veda etmek ne kadar kolaysa, tekrar insanlığa dönmek o kadar sancılıymış. Bütün gün ruh gibi dolaştım. Zaman zaman shot olarak Alka Selzer'e boğdum bünyeyi.

Ama bence gecenin en büyük hayvanı ödülünü, kendi düzenliği partiye saat 23'te gelen Sasodam 1 hak ediyor. Doğum günü vesilesiyle elinde vındık votka tepsisiyle bize servis yapan Utku Bey'i de anmadan geçemeyeceğim.

En yakın zamanda tüm katılımcılara "ne güzel de insanlıktan çıktınız öyle" belgelerini yollayacağım.

21 Mart 2010 Pazar

İç Savaş


İç Savaş'ın konsept posterini yandaki resimde görebilirsiniz. "Whose Side Are You On" kelimeleriyle, arka plandaki resim gerçekten güzel bir şekilde ortaya konulabiliyor. Ama Türkçe'ye çevrilince "tarafındasınız ve kimin" biraz uzun oluyor ve olayın bütün espirisi kaçıyor. Çünkü kısa kelimeleri büyük yazarak arkaplan resmi çok güzel ortay çıkıyor fakat çok harften oluşan Kimin ve tarafındasınız kelimelerini ne büyütebiliyorsunuz ne de güzel duruyolar.

Ne yazalım diye çok düşündük. Bir süre sonra iş şunlara kadar geldi:





- peki sizler kimin tarafını seçmeyi arzu edersiniz?
- ya siz olsanız kimin tarafını seçerdiniz ki?
- kimin tarafındasın ulan?!?!?

- kimin tarafını seçerseniz seçin güzel seçin.
- tarafını seç, öyle gel

bu böyle uzayıp gitti ve en sonunda poster konseptini biraz bozarak yanda gördüğünüz posteri oluşturduk. Güzel de oldu bizce :)











3 Mart 2010 Çarşamba

Wasteland Vol.1


Bu sabah itibariyle, Oni Press'le Wasteland anlaşmasını yapmış bulunuyoruz. En hızlı şekilde ilk cildin çevirisini tamamlayıp kitabı raflara süreceğiz. Bu, şimdilik sadece bir önbilgilendirme olsun. Detaylar yakında...

Türkçesi de Çorak Topraklar olsun derim. Siz ne dersiniz?

8 Şubat 2010 Pazartesi

Kaptan Amerika


Örümcek Adam 3. cildin sonunda Captain America'yı Kaptan Amerika diye çevirmişim. En yakın kankalarım günlerdir benimle dalga geçiyorlar. Bir açıklama ihtiyacı hissettim.

Öncelikle, o kadar çeviri yaptıktan sonra Captain America'nın sözlük anlamının Yüzbaşı Amerika olduğunu bilmediğimi düşündükleri için onları esefle kınıyorum. İsmi Kaptan Amerika olarak bırakmamın tek sebebi, bu yazımın Alfa Yayınları'ndan beri Türkçe'de oturmuş olduğunu düşünmemdi. Civil War'da ve 4. ciltte hepsini Captain America olarak bıraktım. Ha o kadar dalga geçildi falan diye değiştirmedim bunu. Cenk'in dediği bir şey aklıma yattı. Adama kısaca Cap diyorlar. Bu lakabı Kaptan diye çevirmek gerekiyor ki tam olarak o anlamı vermiyor bu da.

Neyse uzun lafın kısası, bundan sonraki ciltlerde Captain America ve Cap olacak. Ama sanmayın ki gönlüm Kaptan Amerika'dan yana değil. Hatta Silver Surfer değil Gümüş Kayakçı'dır. Daredevil'in de Türkçesi Korkusuz değil Gözüpek'tir. Ghost Rider'ın da Türkçesi Hayalet Sürücü değil Hayalet Süvari'dir. Bak yine sinirlendim!

15 Ocak 2010 Cuma

Interpol - Evil


Interpol'ü yeni yeni dinlemeye başladım. 2004 yılındaki Antics albümlerinin Evil adlı parçası gerçekten çok iyi. Tek geçiyorum. Melodi zaten çok çarpıcı, hemen insanı etkiliyor. Yalnız sözler biraz garip. Dinlerken bir anlam veremedim.



İnternetten biraz araştırınca sözlerinin Fred ve Rosemary West'le ilgili olduğunu öğrendim. Peki kim bu iki arkadaş diye soracak olursanız da, kendileri İngiltere'nin en ünlü seri katil çiftlerinden biri oluyorlar.

Fred en az 12 genç kadını öldürmekten, Rosemary ise ilk ikisi hariç diğer 10 kadının öldürülmesine yardım etmekten tutuklanıyor. Rosemary halen hayatta ve hapishanede ama Fred mahkemesi sürerken, tutuklu kaldığı yerde intihar etmiş.

Inetrpol gitaristi Paul Banks, seri katillere çok meraklıymış ve bu şarkıyı o kotarmış. Aslında şarkının sözleri, Fred'in hapishanedeyken yaptıklarıyla yüzleşmesi ve Rosemary'ye birkaç mesaj vermeye çalışması gibi görünüyor. Melodiyle sözler birleşince gerçekten etkileyici bir parça çıkmış ortaya. Bize de dinlemek kalıyor.

Şarkı sözlerine buradan erişebilirsiniz.
Fred ve Rosemary West ile ilgili daha fazla bilgiye de buradan erişebilirsiniz.

4 Ocak 2010 Pazartesi

FUNK'a Bastık!


7 Aralık 2009 Perşembe

Thales Room'da çok farklı bir şey deniyorum. Elektronik ağırlıklı bir gece olacak. Mgmt, Vampire Weekend, Hot Chip, The Rapture, The Presets vs. şeklinde giden bir liste yapmayı düşünüyorum.

İlk elektro-pop-funk-jazz karmaşası denemem olacak. Hep birlikte görecez ortaya neler çıktığını :) Güzel olursa belki devam bile ederim.

Bu arada Thales'in baş grafikeri Özgür yine döktürmüş afişte. Ellerin dert görmesin koç!

3 Ocak 2010 Pazar

Burç Adam


Bu çok özel bir kapak oldu. Limitli bastık bundan 16500 tane kadar. Gerekli Şeyler'in cici çalışanı Burç'a özel bir kapak niye yaptık peki?

Şöyle oldu. 4. Örümcek Adam Cildinin çevirisini yaparken bir yerde tıkanmıştım. Kafam durduğu için ne olduğunu bulamıyordum. İşin kötüsü düzeltilerimi yapan Aslı da işin içinden çıkamamıştı. Ama bir anda... o yüce insan günde sadece 10 saat oynadığı PES 2010'dan kafasını bize doğru çevirdi ve şimdi hatırlayamadığım bir kelimeyle nokta vuruşu yaptı. Bizim 10 dakikadır bulamadığımız kelimeyi o cuk diye yerine oturtmuştu. E tabii Örümcek Adam'ın genel yayın yönetmeni olarak da bana soldaki kapağı yapmak kaldı. Yalnız Burç'un, kitabın sırtındaki sırıtan resmine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bir insan, bir kitabın sırtına bu kadar mı çok yakışır be kardeşim!